Kıymetli Evrakın Zayi Olması
TTK m. 645’de verilen kıymetli evrak tanımı şu şekildedir.
“Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemeyeceği gibi başkalarına da devredilemez.”
Zayi kavramının tanıma TTK’nın çeşitli maddelerinde yer verilmiştir.
Zayi edilmiş olmak ifadesi senede ilişkin bir durumu ifade eder[1]. Diğer bir ifadeyle zayi edilen şey hakkın kendisi değil senettir[2].
Senedin çalınması, kaybı veya iradesi dışında bir zayi durumunun söz konusu olması gerekir[3]. Senedin zayi olması mutlak veya nisbi anlamda olabilir. Şöyle ki; senedin ibrazı herkes için imkansız ise mutlak anlamda zayi olmasından, senedin ibrazının sadece hak sahibi hamil bakımından imkansız olması hali nisbi anlamda zayi olmasıdır. Senedin mutlak anlamda zayi olması halinde iptal davası açılamayacaktır.
KIYMETLİ EVRAKIN ZAYİ OLMASI HALİNDE YÜRÜTÜLEN PROSEDÜR
- Önleyici Tedbir Safhası
İradesi dışında senet elinden çıkan kişi ödemeden men kararı (ödeme yasağı) alabilir. Ödeme yasağında görevli mahkeme Ticaret Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise ödeme yeri veya hamilin yerleşim yeri mahkemesidir. Mahkeme, ödemeyi meneden kararında borçluya vadenin gelmesi üzerine bedeli tevdi etmeye izin verir veya tevdi uyerini gösterir.
- İstirdat Davası Safhası
Senedi eline geçiren kişi biliniyorsa TTK md. 758 gereği mahkeme dilekçe sahibine iade dava açması için uygun bir süre verir. Mahkemenin takdir ettiği süre içerisinde dava açılmazsa mahkeme, ödeme yasağını kaldırır.
- İptal Davası Safhası
Hak sahibi olan kişi senedi eline geçiren kişiyi bilmiyorsa[4] TTK md. 759 gereği senedin iptaline karar verilmesini görevli ve yetkili mahkemeden talep eder. Senedin kimin elinde olduğunun bilinmemesinden, senedin zıyaından sonra kimin elinde olduğunun açıkça tespit edilememesi anlaşılır[5]. Senedin kimin elinde olduğu biliniyorsa bu kişiye karşı istirdat davası açılması gerekecektir. Senedin kimin elinde olduğu biliniyor, fakat kişinin nerede olduğu bilinmiyorsa Yargıtay’ın vermiş olduğu kararlar çerçevesinde senedin iptalini istemek yerinde olacaktır.
Senedin iptalini isteyen kişinin, senet elinde iken zıyaa uğradığını inandırıcı deliller ile ispatlaması zorunludur. Bu bağlamda hak sahibi senedin bir suretini ibraz etmek veya senedin esas içeriği hakkında bilgi vermekle yükümlüdür. Bu noktada davacının mahkemede olumlu bir kanaat oluşturacak boyutta delil sunması gerekli ve yeterlidir[6].
Senedin iptal edilebilmesi için bir takım şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
- Senedin zayi olması:
- Senedin iptalini isteyen kişinin hak sahibi olması: Mahkeme iptal talebinde bulunan kişinin gerçek hak sahibi olup olmadığını araştırması gerekir. Senet üzerinde hak sahibi olan kişi senedin maliki, zilyedi, intifa hakkı sahibi, rehin alacaklısı veya bunların temsilcileri kıymetli evrakın zayi olması halinde iptalini talep edebilecek olan kişilerdir. Bono ve çekte keşideci (düzenleyen) iptal davası açamayacağı gibi çekte muhatap banka da iptal davası açamaz. Zira bu kişilerin iptal davası açmada hukuki yararı olmadığı kabul edilir[7].
- Senedin yeniden iktisabının imkansız olması: Senedin iptali yoluna gidilebilmesi ancak zilyetliğin sürekli kaybı halinde mümkündür[8].
- Senette yer alan hakkın varlığını sürdürmesi:
- Görevli ve yetkili mahkemeden talepte bulunulmuş olması: Senedin iptal edilebilmesi için görevli[9] ve yetkili mahkemede hak sahibi tarafından bu yönde bir talebin olması gerekir. Diğer bir ifadeyle mahkeme re’sen (kendiliğinden) senedin iptaline karar veremeyecektir. Senedin iptali prosedürünü yürütmekle görevli mahkeme TTK md. 5[10] gereğince Ticaret Mahkemesidir. Bu dava TTK md. 757’ye göre ödeme yerindeki Ticaret Mahkemesinde açılabileceği gibi hamilin yerleşim yerindeki Ticaret Mahkemesinde de açılabilir.
İptal davaları çekişmesiz yargı işi olup[11]; adli tatilde[12] de görülür[13].
Senedin iptaline ilişkin verilen karar senedin yerine geçmediğinden kambiyo senetlerine özgü takip yapılması mümkün değildir. İptal kararı senedin zayi olduğuna ilişkin bir tespit hükmü olduğundan ilamlı icraya da konulması mümkün değildir.
[1] Can, a.g.tz., s. 11.
[2] Can, a.g.tz., s. 11.
[3] Yarg. 11. HD 2016/3205 E. 2017/5172 K. sayılı kararında “davacının dava dilekçesi incelendiğinde yaklaşık 13-16 yıl önce hamili olduğu ve kendi isteğiyle yırttığı çeklere dair olarak iptal davası açtığı, TTK’nın 651. maddesinde düzenlendiği üzere bir zayi durumunun söz konusu olmadığı, zira davacının dilekçesinde belirttiği üzere çekleri kendisinin yırttığını kabul ettiği, çalınma kayıp yada iradesi dışında bir zayi durumunun söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.” Kazancı İçtihat Bilgi Bankası (Erişim Tarihi:30.05.2018)
[4] Yarg. 11. HD. 25.10.2016 T. 2016/1408 E. 2016/8412 K. sayılı kararında “Mahkemece iddia, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre,zayi sebebiyle açılan iptal davasında, önceliklezayi edildiği bildirilen evrakın kıymetli evrak niteliğini taşıması, kıymetli evrakın davacının kendi iradesi dışında elinden çıkması ve kimin elinde olduğunun bilinmemesi gerektiği, iptali talep edilen çekin … Bank uhdesinde olup, davacı tarafından da bu durumun dava açılırken bilindiği anlaşıldığından zayi sebebiyle iptal şartları oluşmadığı…” Kazancı İçtihat Bilgi Bankası (Erişim Tarihi:30.05.2018).
[5] Can, a.g.tz, s. 48.
[6] Yarg. 11. HD 30.10.2017 T. 2016/4368 E. 2017/5867 K. sayılı kararında “Zayi sebebiylev kıymetli evrakın iptalini isteyebilmek için gerekli olan şartlardan birisi de senette mündemiç olan hakkın varlığını sürdürmesidir. Somut olayda davacı tarafından, davaya konu çeklerin kaybedildiği ileri sürülmüş ve anılan çeklerin tarih ve numaraları sunulmuştur. Esasen hasımsız olarak açılan ve kesin hüküm niteliği de taşımayacak olan bu türden davalarda, davacının mahkemeye olumlu bir kanaat verecek kadar delil sunmasını yeterli saymak gereklidir. Aksinin kabulüyle davacının daha fazlasını ispata zorlanması, çeklere de uygulanacak olan TTK 757 vd. maddelerindek zayi sebebiyle kıymetli evrak iptali hükümlerinin uygulanmasını imkânsız hale getirecektir.” Kazancı İçtihat Bilgi Bankası (Erişim Tarihi:30.05.2018).
[7] Yarg. 11. HD. 27.9.2017 T. 2016/2786 E. 2017/4796 K. sayılı kararında “Mahkemece, çek hesabının davacıya ait olduğunun anlaşıldığı, TTK hükümlerine göre çek keşidecisinin zayi sebebiyle iptal davası açma hakkı bulunmadığı,zayi sebebiyle kıymetli evrakın iptalini isteme hakkının TTK 651/2. maddesi uyarınca iptal davasını açmakta hukuki menfaati bulunan kişi olan hamilde olduğu, keşidecinin iptal kararı almakta hiç bir hukuki yararı bulunmadığı…” Kazancı İçtihat Bilgi Bankası (Erişim Tarihi:30.05.2018).
[8] Can, a.g.tz., s. 15.
[9] Bkz. HMK md. 1 “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.”
[10] “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
[11] Bkz HMK md. 382/2(e) “Ticaret hukukundaki çekişmesiz yargı işleri: Kıymetli evrakın iptali.”
[12] Bkz. HMK md. 102 “Adli tatil, her yıl yirmi temmuzda başlar, otuz bir ağustosta sona erer. Yeni adli yıl bir eylülde başlar.”
[13] Bkz. HMK md. 103/1(ğ) “Adli tatilde, ancak aşağıdaki dava ve işler görülür: Çekişmesiz yargı işleri.”