Bakiye Süre Ücreti
Belirli Süreli İş Sözleşmesi Nedir?
Türk Hukuku’nda iş sözleşmeleri kural olarak belirsiz süreli yapılır.Bu nedenle bir sözleşmenin belirli veya belirsiz süreli olup olmadığı konusunda tereddüt bulunan hallerde,bu sözleşme belirsiz süreli olarak kabul edilmelidir.4857 sayılı İş Kanunu md.11’e göre ”İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır.Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli sözleşmesidir.Belirli süreli iş sözleşmesi,esaslı bir neden olmadıkça,birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz.Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir.”
Hukukumuzda sözleşme serbestisi prensibi taraflara özgürce sözleşme yapma imkanı tanımıştır.Ancak İş Hukuku’nda taraflardan biri olan işçinin işverene karşı korunması amaçlandığından belirli süreli iş sözleşmesi yapılması 4857 sayılı İş Kanunu madde 11’de belirtilen sıkı şartlara bağlanmıştır.Zira belirli süreli iş sözleşmeleri süre bitiminde sona ereceği gibi işçinin kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı hakkı bulunmamaktadır.Bu sebeple belirli süreli iş sözleşmesi esaslı bir neden olmadıkça birden fazla üst üste yapılamamaktadır.Aksi halde sözleşme baştan itibaren belirsiz süreli kabul edilir.
Belirli Süreli İş Sözleşmesinin Feshi
Belirli süreli iş sözleşmesinin varlığı halinde işçi ve işveren sürenin bitimine kadar fesih iradelerini askıya almış durumdadır.İşçi bu süreye güvenerek sözleşmeye taraf olmuştur.İşverenin sözleşmeyi süresinden önce haksız bir nedenle feshetmesi işçiyi ekonomik açıdan mağdur edecektir.Bakiye süre ücreti de bu mağduriyeti bir nebze de olsa gidermeyi sağlamak amacıyla 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 438.maddesinde düzenlenmiştir.
Buna göre;
MADDE 438 – ”İşveren, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhal feshederse işçi, belirsiz süreli sözleşmelerde, fesih bildirim süresine; belirli süreli sözleşmelerde ise, sözleşme süresine uyulmaması durumunda, bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilir.
Belirli süreli hizmet sözleşmesinde işçinin hizmet sözleşmesinin sona ermesi yüzünden tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelir, tazminattan indirilir.
Hakim, bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak, ayrıca miktarını serbestçe belirleyeceği bir tazminatın işçiye ödenmesine karar verebilir; ancak belirlenecek tazminat miktarı, işçinin altı aylık ücretinden fazla olamaz.”
Asgari Süreli İş Sözleşmesi
4857 sayılı İş Kanunu’nda asgari süreli iş sözleşmesi kavramı yer almamaktadır.Ancak 9.maddede yer alan “taraflar iş sözleşmesini, Kanun hükümleriyle getirilen sınırlamalar saklı kalmak koşuluyla, ihtiyaçlarına uygun türde düzenleyebilirler” hükmü uyarınca Kanunda düzenlenmemiş olsa bile asgari süreli iş sözleşmesi çalışma hayatında zaman zaman işçi – işveren arasında başvurulan sözleşme türlerinden biridir.
5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na göre çalışan yöneticiler ile öğretmenlerin sözleşmelerinin belirli süreli iş sözleşmesinden ziyade asgari süreli iş sözleşmesi ile çalıştıkları açıktır.Zira kanunun 9.maddesine göre ‘‘Kurumlarda çalışan yönetici,öğretmen,uzman öğretici ve usta öğreticiler ile özel eğitim kurumunu temsil eden kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmesi,en az bir takvim yılı süreli (Eğitim ve Öğretim yılı) olmak üzere yönetmelikteki esaslara göre yazılı olarak yapılmalıdır.” Görüldüğü üzere eğitim öğretim devam eden bir faaliyet olduğundan asgari süre bir yıldan fazla da olabilir.Buna göre eğitim personeli ile yapılan bu sözleşmenin yasadan kaynaklanan asgari süreli iş sözleşmesi olduğunun kabulü gerekir.
Asgari süreli sözleşmeler tarafların fesih haklarını belli bir süre için askıya aldıkları belirsiz süreli sözleşme
niteliğindedir.Tarafların belirledikleri süre bitiminde sözleşme kendiliğinden sona ermemekte,belirsiz süreli olarak devam etmektedir.Bu nedenle asgari süreli sözleşmeler belirli süreli iş sözleşmesi olarak kabul edilmemektedir.
Belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce işveren tarafından feshi halinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 438/2 maddesi uyarınca ”İşçinin hizmet sözleşmesinin sona ermesi yüzünden tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelir,tazminattan indirilmesi gerekir”.Bu madde asgari süreli iş sözleşmesinin feshi halinde de hüküm altına alınacak bakiye süre ücretinin hesaplanmasında da dikkate alınmalıdır.Bu nedenle asgari sürenin bitimine kadar işçinin sözleşmenin feshinden sonraki dönem içinde başka bir işten gelir elde edip etmediği ya da iş arayıp aramadığı araştırılarak indirim yapılmalıdır.
Bakiye Süre Ücreti Hangi Durumlarda Uygulanır?
Bakiye süre ücretinin uygulanabilmesi öncelikle sözleşmenin belirli süreli iş sözleşmesi olmasına bağlıdır.Belirsiz süre sözleşmelerde bakiye süre ücretinin uygulanabilmesi mümkün değildir.Bakiye süre ücreti ancak işveren tarafından haksız fesih halinde istenebilir.İşçi tarafından fesih halinde fesih haksız da olsa işverenin bakiye süre ücreti isteme gibi bir hakkı yoktur.
İşverenin feshi 4857 sayılı İş Kanununun 25.maddesinde yazılı sağlık sebeplerine,ahlak ve iyi niyet kuralları ile benzerlerine uymayan hallere veya zorlayıcı sebeplere dayanması halinde,sözleşmenin kalan süresine ait ücretler için işçinin talep hakkı doğmaz.
Bakiye Süre Ücreti Nasıl Hesaplanır?
Bakiye süre ücretinin hesabında işçinin son temel brüt ücreti baz alınır.
Sözleşme süresi – çalışılan süre = bakiye süre şeklinde hesaplanır.
İşçinin fesihten sonra kalan bakiye süre içerisinde çalışması halinde başka işten elde ettiği gelirler düşülmekle birlikte kasten hiç çalışmaması halinde ise çalışmaktan kaçınmakla feragat ettiği gelirler ve çalışmamakla tasarruf edeceği giderler de tespit edilerek aynı şekilde alacaktan indirilmelidir.
Belirli süreli sözleşmenin feshi nedeniyle ihbar tazminatı ödenmesi gerekmeyeceğinden eğer ödenmişse bu miktar da bakiye süre ücretinden mahsup edilmelidir.(Yargıtay 9.H.D. 16.06.2008 gün 2007/16098 E. 2008/15750 K.).
Bakiye süre ücreti alacağı,geniş anlamda ücret içinde değerlendirilemez,tazminat niteliğindedir.Bu nedenle uygulanması gereken faiz,yasal faiz olmalıdır.
Tazminat niteliğinde olması sebebiyle 10 yıllık zamanaşımına tabidir.
Bakiye Süre Ücretinde İspat
Sözleşmenin belirli süreli olduğunu ve süresinden önce feshedildiğini ispat yükü davacıdadır.Yazılı sözleşme veya Kanundan doğan belirli süreli iş sözleşmesi ilişkisi sürelerin hesaplanmasında da ispat kolaylığı sağlar.
Tarafların aralarında yapacakları sözleşmeyi belirli süreli olarak tanımlamaları sözleşmeyi belirli hale getirmez.11.maddedeki şartlara haiz olup olmadığına bakılmalıdır.
Sözleşmenin haklı feshedildiğinin ve bakiye süre ücretinin doğmadığının ispat yükü ise işverendedir.
Tazminat hesaplamaları açısından işçinin ücretinin ispatına ilişkin işyeri kayıtları,tanık beyanları,emsal ücret araştırması önemli rol oynar.
Davacının yeni iş bulma imkanının olup olmadığı,bakiye sürenin ne kadar olacağı,kazanmaktan kasten feragat edilen ücretler,başka işten elde edilen kazanç miktarları,SGK kayıtları bilirkişi incelemesiyle tespit edilmelidir.
İndirim oranı hakim tarafından tayin edilecektir.
YARGITAY KARARLARI
T.C YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/ 19254
Karar: 2005 / 34532
Karar Tarihi: 25.10.2005
Dava: Davacı, tazminat ve ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı ve davalı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazlarıyla davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı işçi işyeri hekimi olarak çalışmış ve işverence haklı bir neden olmaksızın belirli süreli iş sözleşmesi süresinden önce feshedilmiştir. Bilirkişi tarafından bakiye süre ücretleri taraflar arasında iki faklı işyerinde çalışmak üzere hazırlanan iş sözleşmelerine göre hesaplanmış, mahkemece %70 oranında takdiri indirime gidilerek isteğin kısmen kabulüne, karar verilmiştir. Mahkemece, davacının bakiye süre içinde başka bir işyerinde çalışıp çalışmadığı ve davacı doktor olduğuna göre bu dönemde başkaca gelir getiren bir faaliyetinin olup olmadığı araştırılmış değildir. Yeni iş arayıp aramadığı ve elde etmekten kasten feragat ettiği gelirlerinin olup olmadığı belirlenmeli son olarak davacının davalıya ait işyerinde çalışmamaktan kaynaklanan yapmaktan kaçındığı masrafları varsa bu hususlar saptanarak Borçlar Kanununun 325. maddesi uyarınca bu miktarların tenkisi ile sonuca gidilmelidir. Mahkemece eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.10.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C YARGITAY
7.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/ 8872
Karar: 2014 / 16647
Karar Tarihi: 10.09.2014
Somut olayda; davacının davalı hastanede anestezi uzmanı olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen 6.2.2013 tarihli iş sözleşmesinde davacının 1 yıl süre ile davalı işyerinde çalışacağı, tarafların iş sözleşmesini istedikleri zaman 1 hafta önceden haber vermek suretiyle feshedebilecekleri düzenlenmiştir. Davacının yaptığı işin niteliği dikkate alındığında taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olmasını gerektirir objektif bir neden bulunmamaktadır. Bu nedenle taraflar arasındaki iş sözleşmesinin asgari süresi belirlenmiş belirsiz süreli iş sözleşmesi olduğunun kabul edilmesi gerekir. Davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışması nedeniyle davacının bakiye süreye ilişkin ücret talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, davacıdan temyiz harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 10.09.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.
T.C YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/ 27457
Karar: 2007 / 34668
Karar Tarihi: 20.11.2007
Davacı işçi, belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce feshine bağlı olarak kalan süreye ait ücret alacaklarını talep etmiş, mahkemece % 30 oranında indirime gidilerek 54.397.90YTL olarak isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Davacının işyerinde mali işlerden sorumlu genel müdür yardımcısı olarak üst düzey yönetici konumunda görev yaptığı anlaşılmaktadır. Bir yıllık belirli süreli sözleşmenin feshinden sonra kalan süresi yaklaşık 7 ay olup bu süre içinde davacının başka bir işte çalıştığı ve gelir elde ettiği tespit edilememişse de, bu konumda bir işçinin 7 ay süreyle iş bulamaması hayatın olağan akışına uygun düşmez. Borçlar Kanunun 325. maddesi uyarınca işçinin kasten feragat ettiği gelirleri de indirim kapsamında değerlendirilmelidir. Bu olgu, davacının sözleşme kapsamında görülen işi yapmaması sebebiyle sarf etmemiş olduğu giderleri ile birlikte değerlendirildiğinde mahkemece yapılan indirim yetersiz kalmıştır. Nitekim Dairemizce temyiz incelemesine konu olan davalı işveren hakkında görülen ve davacı ile benzer konumda olan 2 dosyada, yerel mahkemece bakiye süreye ait hesaplamalardan %60 oranında indirime gidilmiş tarafların temyizi üzerine karar onanmıştır.
Böyle olunca somut olayın özelliği gereği sözleşmenin kalan süresine ait ücret alacaklarından % 60 oranında indirime gidilmelidir. Kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, Davalı yararına takdir edilen 500 YTL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.01.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.
KAYNAKÇA
Ocak,Uğur,Feshe Bağlı İşçilik Alacakları,1.Kitap
Uşan,M.Fatih,İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku,Cilt-1 İş Hukuku
İş Mevzuatı